Adı Yok

Duvarların içlerini boyadım
—kan ve siyah-
yüzlerini kazıdım dolapların
—karanlık ve sır-
acımasızdı ellerim
tüm yaşanmışlığı yaktım

Bırakmadı duvarlar beni
ense kökümde
burnumun dibinde, gözlerimde
adım adım beynimdeler sessizce
sonra duvarlar
üstüme geldiler ayaklandılar
beynime tekmeler tokatlar vurdular
sonra dolaplar
içleri boş ve siyahtı
anahtar deliklerinde gözler
sinsi yaratıklardı
çınladı gecede kahkahalar
ölesiye,biteviye
ve tekmeler ve dolaplar ve duvarlar
beni soğuk, karanlık
çöp tenekesine tıktılar
karanlık... Hep karanlık ve soğuk
kaldırımlar da sesler
yılışmalar, kahkahalar, küfürler
çöp tenekesine çivilenen tekmeler
ansızın yıldızsız gökyüzü
ve yemek artıkları ve leşler
çürümüş beyinler, cinayetler
geçmişimden küller
adı yok bir koku
ansızın yıldızsız gökyüzü
gökyüzünde şekilsiz karartı
bir şey düşen ağır yaralı
hüzün ve düşün bunalımı
bir adamın adamlığı

Ve eller... Yine onlar
varlığımdan kavrayıp sokağa fırlattılar
Kaldırımların yüzleri, yüzlerim
insanlar, insancıklar
siyah siyah durup bana baktılar
karanlık ve acımasızdılar
sadece baktılar
 
 
 
vedat nusret torun